Michael Ende’nin yazmış olduğu, Momo isimli eserle tanışma fırsatı yakaladım. Toplumsal önyargıları yıkabilecek olan bu eserin çocuklara güzel bir örnek teşkil edeceği kanaatindeyim. Aynı zamanda yetişkinlerin de sorun çözmede dinlemenin önemi ile ilgili farkındalık oluşturmaları anlamında başarılı bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitap küçük bir kız çocuğunun antik bir tiyatroda yaşamaya karar vermesiyle başlıyor. Antik bir tiyatro aslında insanın kafasında pek çok düşüncenin oluşmasını sağlayacak bir unsur. Öncelikle tiyatro; Antik Yunan döneminde asil-köle demeden herkesin ortak bir alan çerçevesinde toplanıp insanlar arası iletişimi pekiştiren bir yerdi. Yönetim ve halk bu sayede bir araya gelirdi. O dönemi düşündüğümüz zaman, aklın ve sanatın nasıl gelişmiş olduğunu hepimiz biliyoruz. Momo için böyle bir mekânın, gerçekten istediği şey olduğunu söyleyebiliriz.
Ayakları çıplak, altında yamalı bir etek ve üstünde kendinden büyük bir erkek ceketi bulunan, kendi ismini kendisi veren, yanında annesi ile babası bulunmayan, küçük kahramanımızı yakından inceleyelim. Öncelikle Momo tiyatronun birleştirici gücünü uygulamayı başarabilen bir kız çocuğu. İnsanlar Momo’ya yardım ediyorlar ve kaldığı antik tiyatroyu yaşanabilir hale getiriyorlar.
İnsanlar Momo’ya sadece sorunlarını anlatmak üzere geliyorlardı. Aslında Momo’nun sorunlarını çözmesi gibi bir talepleri yoktu. Sadece sorunları sessiz bir şekilde dinlemesi ve hiç yorum yapmaması kişilerin sorunlarıyla kendi kendilerine yüzleşmesini sağlıyordu. Gerçekten insanların buna ihtiyacı vardı. Karşıdakini yargılamadan ve sorgulamadan dinleyen birisi… Anahtar kelime buydu: “ DİNLEMEK”
Günümüzde psikologların para ile ve profesyonel bir şekilde yaptığı işi Momo doğaçlama bir şekilde ve gönüllülük ilkesi ile yapması çevresindeki insanlar tarafından mucizevi bir şekilde kıymetli görünüyordu. Momo sayesinde insanlar problemlerini çözmenin yollarını buluyorlar. Ne yazık ki günümüz toplumunda birbirimizi dinlemeyi başaramadığımız için, sorunlarımızı da çözemiyoruz. Çözemediğimiz bu sorunlar, sonunda ciddi sağlık problemleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Momo tüm çocuklarla kavga etmeden oynamayı başarabilen bir çocuk. Hayal dünyası yapay malzemelerle kısıtlanmamış olduğundan, arkadaşlarıyla birlikte uçsuz bucaksız yeni maceralara kolaylıkla katılabiliyor. Günümüz dünyasında çocukların hayal dünyaları küçücük bir kutunun içinde sınırlı kaldı. Psikolojik açıdan değerlendirecek olursak; toplumla sosyalleşemeyen çocuk, oynadığı tek kişilik gerçek dışı oyunlar sebebiyle etrafına karşı daha saldırgan bir tutum sergiliyor.
Momo’nun da tüm arkadaşlarının yanı sıra çok iyi anlaştığı iki yakın arkadaşı var. Biri Çöpçü Beppo, diğeri ise Turist Rehberi Gigi. Turist Rehberi Gigi ile en büyük ortak noktası ise Gigi’nin de tıpkı Momo gibi kendi ismine kendi karar vermesinden geliyor. Gigi’nin de hayal dünyası çok geniş, konuşkan ve bu sayede çok güzel hikâyeler oluşturabilen biri. Beppo ise mesleğini severek yapan, az konuşan, düşünmeden cevap vermeyen birisi. Yolun sonuna bakmayıp, önündeki işe odaklanarak işini yaptığı için oldukça başarılı. Kitapta bir de bakıyoruz ki sokaklar Beppo sayesinde tertemiz olabiliyor.
Kitap ilerledikçe Momo’nun bulunduğu yerde öyle bir felaket oluyor ki Momo’nun çevresindeki insanlar kendisinden bir bir uzaklaşmaya başlıyor. Duman Adamlar diye adlandırılan bir grup zaman hırsızı yüzünden artık işlerini severek yapmayan, birbirlerini dinlemeyen, kapitalist sistemin kölesi olan insanlar ortaya çıkmaya başlıyor. Momo bu durumu çözmeye çalışıyor ama tek başına yapamıyor. Hora usta adında bir kaplumbağa ile birlikte bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyorlar. En sonunda duman adamlar birbirlerini yok ediyor ve bu sayede insanlar eski mutlu yaşantılarına geri dönüyorlar. Genel bir değerlendirme yapacak olursam sizlerle şunları paylaşabilirim. Genel olarak bir çocuğun özellikle bir kız çocuğunun tek başına yaşayamaz olma yargısını kitap çok iyi bir şekilde yıkmayı başarıyor. Dinlemenin önemi ustaca anlatılmış. 1973 yılında yayınlamış olmasına rağmen Momo şimdiki dönemde yaşayan insanların sorunlarını, kapitalizmin insanları nasıl köleleştirdiğini gözler önüne seriyor ve kitabın bitişi de en az kitap kadar etkileyiciydi. Momo ya da Hora Usta problemi çözüp kahraman olmuyor. Duman adamlar kendi yaptıkları hatanın neticesinde kendilerini yok ediyorlar. Bu durumdan en güzel çıkarılacak dersin şu olduğunu düşünüyorum. Her insan hatalarının neticesini er ya da geç yüzleşecektir. Onlar için bir kahraman aramanıza veya bir kahraman olmanıza gerek yok. Lütfen hayali kahramanlara özenmeyin, çocukları da özendirmeyin.
Hayatı bir film gibi düşünecek olursak, her insan kendi hayatının başrol oyuncusudur. Günün sonunda oynadığınız oyundan memnun kalıp mutluysanız başarıyorsunuz demektir. Sizin yerinize karar verip, ufkunuzu daraltacak insanlara hayatınızda yer vermeyin. Kendi hayatınıza kendiniz şekil verin. Dinlemeyi bilin, hayal dünyanızı kısıtlamayın ve anın tadını çıkarın. Tıpkı Momo ve arkadaşlarının yaptığı gibi…
- KÜRK MANTOLU MADONNA ÜZERİNE BAZI TESPİTLER - Temmuz 6, 2020
- Bir Roman Değerlendirmesi: Michael Ende- Momo - Ağustos 26, 2019
- Bir Kuşun Kanadında İnsan - Haziran 4, 2018